1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "özelden genele doğru" bir anlatım yolu izlenmiştir?
A) Burada yaşayan herkes, inan ki, senin gibi düşünüyor.
B) Sen de her insan gibi haklarına sahip çıkmalısın.
C) Tüm sanatçılar gibi Orhan Veli de biraz uyumsuzdur.
D) Bu geziye ailece katıldık ve hepimiz çok eğlendik.
E) Annesi, babası, kardeşi ve bir de arkadaşı
gelecekmiş.
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisi, doğrudan anlatıma örnek olamaz?
A) Ben, bu konuda bir şey söylemek bana düş-mez, derim.
B) çocuk yavaşça : "Haydi, parkagidelimanne!" dedi.
C) "İnsanın en iyi dostu, ölmüş dostudur." der, Gabriel Garcia Marquez.
D) Şöyle beş altı kitabı iyi bilmekle ne büyük bir bilgin olabilir insan!
E) Arkadaşım, yönetim kurulu toplantısının yarın
yapılacağını söyledi.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisi "kişiden kişiye değişebilen bir yargı" içermektedir?
A) Türkiye'nin en kalabalık kenti İstanbul'dur.
B) Anadolu, çeşitli uygarlıkların izlerini taşır.
C) Kışın, doğu bölgelerimizde kar yüzünden bazı köylere ulaşılamıyor.
D) Yurdumuz, doğal güzellikleri ile dünyanın en ilginç ülkesidir.
E) Bu bölgede kış ayları ılık ve yağışlı geçer.
4. Nesnel anlatımda yazarın insan yanı bizden uzaktır. Gerçeğin fotoğraf gerçekliğiyle yansıtılması,
değiştirilmeden sunulması "nesnel" anlatımın en belirgin niteliğidir.
Bu parçaya göre, aşağıdaki yargılardan hangisi nesnel bir nitelik taşımamaktadır?
A) İşini ciddiye alan bir ozanın şiirleri bunlar.
B) Bu şiirlerde orta halli insanların bireysel sorunları işleniyor.
C) Ozanın bu kitabında, çeşitli uzunluklarda otuz şiiri yer alıyor.
D) Ozan, İstanbul'da doğmuş, şimdi Almanya' da yaşıyor.
E) Kendisiyle yapılan bir röportajda, yakında
yurda döneceğini söylemiş.
5. Hoşlandığım bir kitap oldu mu ondan söz ederim. Ayrıca, başkalarına
da onu iletmek isterim. Bunu yaparken bir iletiye bağlanmadığım gibi,
yargılarımın kesin ve şaşmaz olduğunu da ileri sürmem.
Kendisinden böyle söz eden bir eleştirmenin en belirgin niteliği, aşağıdakilerden hangisidir?
A) nesnellik B) yüzeysellik C) öznellik D) tutarlılık E) doğallık
6. Aşağıdaki yargılardan hangisi "kanıtlanabilir nitelikte" değildir?
A) Onun şiirini silin edebiyatımızdan; orası boş kalacak, yerini başka hiçbir şiir dolduramayacaktır.
B) Onun bugüne değin yayımladığı tüm şiirler ölçüsüz ve uyaksızdır.
C) Milli Edebiyat'ın ilkelerinden biri de dilin özleştirilmesiydi.
D) Eleştirmenler, felsefe geleneğinin olmadığı toplumlarda, felsefenin yerini edebiyatın aldı-ğını söylüyorlar.
E) Dilimizdeki yabancı sözcüklere karşılık olarak
önerilen sözcüklerden beğenilmeyenler de ol-
du.
7. Biliyorum gölgede senin uyuduğunu,
Bir deniz mağarası kadar sessiz ve serin
Hazların âleminde yumulmuş kirpiklerin,
Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu.
Bu dizelerde ayrıntıların seçiminde hangi duyulardan yararlanılmıştır?
A) Görme, işitme, koklama
B) Görme, işitme, dokunma
C) İşitme, dokunma, koklama
D) Tatma, koklama, görme
E) Dokunma, işitme, tatma
8. (I) Karlar hızla eriyordu, tepelerden inen bulanık suyun
şırıltısından anlaşılıyor bu. (II) Arkadaşlarla çamurlara bata çıka,
yalınayak dolaşıyor, dağ tepe demiyorduk. (III) Ayılar, börtü böcek, tüm
doğa kış uykusundan yeni yeni uyanıyordu. (IV) Yemyeşil ağaçların
dallarından havalanan kuşlar, başka bir ağaçta henüz tatlılaşmamış
meyveleri gagalıyordu. (V) Akşama kadar burnumuz kaç çiçeğe eğildi kim
bilir?
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde ayrıntılar, birden çok duyu organı aracılığıyla seçilebilir?
A) I. veli. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D) II. ve V. E) I. ve IV.
9. Edebiyat kültürünün ve edebiyat zevkinin en şaşmaz ölçütü,
"edebiyatsızlık" tır. "Edebiyat" tan kaçınmak, "edebiyat" yapmamak;
çıplak sözün sırrına ermiş bulunmak. İşte gerçek edebiyatın ana koşulu.
Yazarın gerçek edebiyatın ana koşulu saydığı özellik, aşağıdakilerden hangisiyle adlandınlabilir?
A) bütünlük B) açıklık C) etkililik
D) akıcılık E) yalınlık
10. Bu ozanımız, en doğru, en güzel sesi bulmuş: Halkın sesini.
Böylelikle ondaki ses, artık bir şiir sesi olmaktan çıkmış, bunca yıllık
bir geçmişin, acının, dilin ortaklaşa sesi durumuna gelmiştir. Yine de
açıklanmaz bir büyü ile kendi sesi olmuştur.
Parçada sözü edilen ozanın şiirlerinin en belirgin özelliği, aşağıdakilerden hangisidir?
A) etkileyicilik B) akıcılık C) özgünlük
D) doğallık E) yalınlık
11. Melih Cevdet'in "Kolları Bağlı Odysseus" şiiri beni
heyecanlandırdı, düşündürdü; ama rahat etmedim, edemedim bu şiirle.
Etseydim belki o kadar çok okumazdım. Dizeleri, görüntüleri, istedikçe
anımsardım. Oysa, bu şiirde bazı dizeler her okunuşta başka bir anlam
kazanıyor. Her okuyuşumda ilk kez okumuş gibi oluyorum onları.
Bu sözleri söyleyen okur, sözünü ettiği şiirin özellikle hangi niteliğini vurgulamaktadır?
A) akıcılık B) etkileyicilik C) yoğunluk
D) doğallık E) içtenlik
12. Bir yazarı ilk, hem de en basit yoldan denemek için, onun
yapıtında, görevini yapmayan sözcükleri ararım; anlama hiçbir şey
katmayan ya da aklı, anlamın en önemli etmenlerinden daha az önemli
etmenlerine çeken sözcükleri.
Böyle düşünen bir okurun "bir yazarı denemesi" onun yapıtlannda hangi özelliği görmek istemesine bağlanabilir?
A) Düşüncede açıklık B) Anlam bütünlüğü
C) Anlam yoğunluğu D) Özlü anlatım
E) Anlatım çeşitliliği
13. "Bu köşedeki yazıları okuyup bitirdiğinizde, "Yazar ne demek
istiyor?" diye, sormadan edemiyor insan. Oysa, bu tür yazılarda aranan
ilk özellik, böyle bir soruyu sordurmamak olmalıdır. Okuyucu, bulanık
ifadelerle yorulmamalı, anlatılmak isteneni kolayca kavramalıdır." diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği yazılarda bulduğu eksiklik
nedir?
A) akıcılık B) sadelik C) açıklık
D) özgünlük E) doğallık
14. Yazarın bu son yapıtı, buzdağı gibi; asıl önemi, göründüğünden daha
derinde olmasında yatıyor. Beklenmedik bir anda çarpıyor insanı,
insanın düşüncesini tuzla buz ediyor.
Bu parçada sözü edilen yapıtta, aşağıdaki niteliklerden hangisi olmayabilir?
A) düşündürücülük B) derinlik
C) yoğunluk D) nesnellik
E) etkileyicilik
15. (I) İnsan, topluluklar halinde yaşadığı dönemlerde de sanat
yapmıştır. (II) Sanat, beyinsel etkinliğin kaçınılmaz ve vazgeçilmez
özgün sembollerinin açığa vurulmasıdır. (Ill) Sanat sayesinde
gerçeklikten edindiği imgelerin anlamlarını çağrışımlı sembollere
dönüştürmüştür insanoğlu. (IV) Bu yolla çevresiyle iletişimini
yükseltmiştir. (V) Sanat da, soyutlamalar yoluyla çevresini,
gereksinmelerine uygun hale getirmek için, değiştirme gücünü elde
etmiştir.
Bu parçanın yazarı, numaralanmış cümlelerden hangisinde sanatın tanımını yapmıştır?
A)l. EB) II. O) III. D) IV. E) V.
16. Bir şeyin ne olmadığını söyleyip ne olduğunu sezin letm eye çalışmak da bir anlatım yöntemidir.
Aşağıdakilerden hangisi buna örnek gösterilebilir?
A) Her sanat ürünü gibi, şiir de doğal bir şey değildir.
B) Sanat yapıtı, yaratıcısını da yansıtır.
C) Şarkılarının sözlerini de kendisi yazıyormuş.
D) Sanatçı, özel yaşamıyla ilgili hiçbir şey söylemiyor.
E) Onun yorumu, kulağı tırmalamıyor.
17. Aşağıdakilerin hangisinde bir kavram ona bağlı karşıtlıklar söylenerek belirginleştiril-
miştir?
A) Bu roman, içerik yönünden yeni, biçim yönünden eskimiş değerleri içeriyor.
B) Eleştirmen, yaratılmış bir yapıtı yorumlarıyla zenginleştirir.
C) Lirik ozan, sözcüklerin anlamına değil,ses ve görüntü gücüne bakar.
D) Geçmişi yaşatmaya çalışırsak, geleceği en-gellemiş oluruz.
E) Bir insanın düşlerinin kaynağı, yaşamından
başka bir şey değildir.
18. Öznel yargılar, bilimin gerçeğine değil; kişinin beğenisine,
duygularına dayanan yargılardır. "En güzel renk mavidir." derseniz öznel
bir yargı olur. Nesnel yargılar ise kişisel duygulara, beğenilere
değil; nesnenin gerçeğine dayanır. Herkese göre aynıdır. Yanlış ya da
doğru olduğu kanıtlanabilir.
Bu parçada düşünceyi gelişti mı ek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Tanık göstermeye B) Örneklemeye
C) Karşılaştırmaya D) Tanımlamaya
E) İlişki kurmaya
19. Öyle güzel ki anadilimin sözcükleri. Elimden gelse hepsini
kullanmak isterim şiirlerimde. Mücev- her gibi parlarlar, platinden
balıklar gibi sıçrarlar. Köpüktürler, ışıktırlar, madendirler ... Ben
onlarla düşünür, onlarla duyarım.
Bu sözleri söyleyen ozanın, sözcükleri benzettiği varlıklar arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) mücevher B) balık C) platin
D) ışık E) köpük
20. Öykülerimde içinizden biri gibi, Ezgi gibi, Ozan gibi olağan
çocuklar vardır. Bunun için, öykülerimdeki kişilere "kahraman" demeyin
ne olur. Evet, Don Kişot bir kahramandı, düşman sanıp yel değirmenler in
e saldırıyordu çünkü. Kahraman, aldatılan ve akıllılar tarafından
tekrar tekrar aldatılmak için başkalarına tavsiye edilen kimsedir.
Bu parçada yazar söylediklerini inandırıcı kılmak için aşağıdaki yolların hangilerine başvurmuştur?
A) tanık gösterme - benzetme
B) karşılaştırma - istatistiklerden yararlanma
C) tanımlama - alıntı yapma
D) benzetme - karşılaştırma
E) örneklendirme - tanımlama
21. "Sanatçı, zamanının çocuğudur; ama aynı zamanda o zamanın
öğrencisiyse, dahası, gözde- siyse, bu, kendisi için çok kötüdür."
demiş, F. Schiller. Bu söz, çok açıktır: Elbette sanatçı, belli bir
zamanın koşulları içinde dünyaya gelir. Ama, yalnızca bu koşulları kabul
etmesi, kendisini bu koşulların yaratıcılarına beğendirmeye kalkışması
yanlıştır. Peki, doğrusu nedir? Sanatçı, çocuğu olarak dünyaya geldiği
zamanı ve onun koşullarını değerlendirmeyi ve eleştirmeyi öğrenmeli; bu
tutumuyla da, zamanının gözdesi değil, bu zamanı eleştirenlerin doğal
sözcüsü olmalıdır.
Bu parçada yazarın, Schiller'den bir alıntı yapmış olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuyucunun ilgisini çekmek
B) Anlatımını tekdüzelikten kurtarmak
C) Düşüncelerini inandırıcı kılmak
D) Okuyucuda kuşku yaratmak
E) Geniş bir kültüre sahip olduğunu kanıtlamak
22. Aşağıdakilerin hangisinde, bir yazar ya da yapıt hem olumlu, hem olumsuz yönleriyle değerlendirilmiştir?
A) Yakup Kadri, "Yaban" da aydınlan eleştirir¬ken onlara yol da göstermiştir.
B) Orhan Veli, "Denize Doğru" adlı yapıtında düzyazıdaki ustalığını da kanıtlamıştır.
C) Yaşar Kemal "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı yapıtıyla ulusaldan evrensele uzanmıştır.
D) Halide Edip'in romanların da ki dil, kılçığının çokluğundan yeme zevkimizi engelleyen ba-lıklar gibidir.
E) Orhan Pamuk, "Cevdet Bey ve Oğullan" romanında tarihçi tavrı
takındığı yerler hariç, tarihsel romanın nasıl yazılabileceğini
göstermiştir.
23. Ben, hasta ruhları ve sinirli
insanları daima yüzlerinin tebessümlü olup olmamasıyla belirlerim.
Sinirli adamların yüzleri gülmez. Tebessümden yoksun bir yüz gördüğüm
zaman, hemen bunun bir sinir hastasına ait olduğunu anlarım. Tebessüm
ruhun sağlamlığı kadar, mutluluğun da habercisidir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?
A) İlgi kurmaya
B) Ayrıntıları betimlemeye
C) Örneklendirmelerden yararlanmaya
D) İşitsel ögelerde yoğunlaşmaya
E) Sözcüklerin duygusal anlamlarından yararlanmaya
1. B 4. A 7. B 10. C 13. C 1S A 19. C 22. E
2. E 5. C 8. E 11. C 14. D 17. A 20. E 23. A
3. D S A 9. E 12. D 15 B 18. C 21. C
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.