Bu Blogda Ara

2 Şubat 2011 Çarşamba

ÖSS TÜRKÇE TESTLERİ, DİL VE ANLATIM TEST SORULARI


1.    Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi temel anlamıyla kullanılmıştır?
A) Bahar geldiğinde bir başka oluyor buraların havası, doğası.
B) Dün orada benim için söylediğin sözler, çok ağır gelmişti bana.
C) Pınarın başından su içmek, tarif edilemez bir keyif­ti benim için.
D) Daha yolun başında böyle davranması, hiç hoş değil­di.
E) Çocuk, yeni alınan oyuncakların canını çoktan çı­karmıştı.

2.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen altı çizili söz­cük yan anlamıyla kullanılmıştır?
A) Yaz aylarında bu köy yerindeki yollar çok kötü bir hal alıyor.
B) Onlarla, iki dersin arasında, okulun bahçesinde an­cak karşılaşmıştık.
C) Köy, son olaylara karşı, alışılmışın dışında bir tepki göstermişti.
D) Masanın ayakları daha şimdiden çürümeye yüz tut­muştu.
E) Evde bulunan işe yaramaz, eski eşyaların hepsini çöpe atmıştı.

3.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde terim anlamlı bir sözcük kullanılmamıştır?
A) Türkiye'nin platoları verimli tarım alanları haline getiriliyor.
B) Bilgisayarın formatlanması, bütün bilgilerin silin­mesine neden oldu.
C) Gazetelerde çıkan haberlerin hepsi milli takımla ilgili güzel haberlerdi.
D) Tüm gazetelerin manşetleri bu olaya ayrılmıştı sanki.
E) Okunan gazellerin hepsi de dinleyicilerce beğenil­mişti.

4.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "soğuk" sözcüğü mecaz anlamıyla kullanılmıştır?
A) Soğuklar aniden bastırınca, o kış hazırlıksız yaka­landık.
B) Doğrusunu isterseniz bukadar soğuk bir karşılama beklemiyorduk sizden.
C) Şu anda soğuk bir ayran içebilmek için neler ver­mezdim.
D) Dışarıda beklerken, soğuk hava iliklerimize kadar işlemişti.
E) O kadar örtünmeme rağmen, soğuklardan kurtula­mamıştım.

5.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen altı çizili sözcük somut anlamlıdır?
A) Akşamleyin çakan şimşekler, içime garip bir korku salmıştı.
B) Rüzgâr hiç dinmeyecekmiş gibi çılgınca esiyordu, dün akşam.
C) Maçta heyecan verici birçok pozisyon olmasına rağmen gol olmadı.
D) Endişeli gözlerle, çevresindeki insanları süzüp duruyordu.
E) Adamın sıkıcı konuşmalarını oturup da dinlemek istemedim.

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut anlamlı bir sözcük soyut anlama gelecek bir şekilde kul­lanılmıştır?
A) Konunun en önemli noktaları aklımdan bir anda silinivermişti.
B) Yerdeki sakızlar, bulundukları yerden ancak kazı­narak çıkarılabilmişti.
C) Canından çok sevdiği arkadaşı ona bu konuda da yalan söylemişti.
D) Her akşam, tüm uğraşlarımıza rağmen, aynı şeyler yaşanıyor bu evde.
E) Korkularımızı yenemezsek, emin olun, hiçbir şey yapamayız.

7.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen altı çizili sözcük soyut anlamlıdır?
A) Deniz, bu havada bile hâlâ girilebilecek kadar sı­caktı.
B) Teknede bekledikçe, deniz gezisini biraz daha sev­meye başlamıştım.
C) Geçen yıl bu zamanda da aynı sıkıntılar vardı içim­de.
D) Bahçeyi sulamak için senden biraz yardım isteye­cektim.
E) Çantada senin için aldığım çok güzel bir hediye saklıyorum.

8.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen altı çizili söz­cük genel anlamlıdır?
A) Bahçedeki en güzel gül, her zamanki gibi yine bana kalmıştı.
B) Masaya konan en son yemek diğerlerinden daha güzeldi.
C) Kitabı sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ancak bitirebilmiştim.
D) Balıkla yapılmış her türlü yemeği, seve seve yerim ben.
E) Çocuğun, bizi tanıyormuş gibi bize doğru gelmesi çok tuhaftı.

9.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen altı çizili söz­cük diğerlerinden dar anlamlıdır?
A) Dağda yetişen bitkilerden ilaç yapımında yarar­lanılıyor.
B) Saksı çiçekleri, doğal çiçekler kadar güzel kokulu olmuyor maalesef.
C) Gülleri, solmasın diye suya koymak faydasız bir eylem.
D) Doğadaki her canlı yaşayacağı bir alan bulur ken­dine.
E) Her varlığın kendine göre bir yaşam alanı mutlaka vardır.

10. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi nitelik bildirmektedir?
A) Seninle küçük bir işim var, ondan sonra istediğin yere gidebilirsin.
B) Dün akşam bizim eve geldiğinde, yanında ufak bir çocuk vardı.
C) Bu yıl, geçmiş yıllardaki evlerinden daha geniş bir ev aldılar.
D) Beni ziyarete en son geldiğinde, kısa bir süre onun­la sohbet ettik.
E) Elindeki uzun değnekle, ağaçlardaki meyveleri topluyordu.

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yansıma sözcük kullanılmıştır?
A) İçeridekiler sesimi duyacaklar diye çok korkmuş­tum gerçekten.
B) Arabaların uğultusundan bütün gece uyuyamadım, desem inanır mısın?
C) Akşam olunca bütün ışıklar birden yakılır ve bir ışık cümbüşü yaşanır.
D) Çay içmek için hep beraber bahçedeki çardağa oturmuştuk.
E) Zavallı adam akşama kadar hastalıktan aksırıp dur­muştu.

12. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin çıkarılması, cümlenin anlamında bir bo­zulmaya yol açmaz?
A) Konuyu detaylı ve ayrıntılı bir biçimde bir kez da­ha bize anlattı.
B) Son yazısı şekil bakımından pek güzel olmamıştı aslında.
C) Adamın bize söyleyeceği önemli bazı şeyler vardı elbette.
D) Her sabah aynı konuşmaları yapıyoruz seninle, far­kında mısın?
E) Dışarılarda biraz dolaşmak, hava almak istiyorduk hep beraber.

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sesteş bir sözcük kullanılmıştır?
A) Dün, birkaç yeni kitap alabilmek için sana uğra­mıştım.
B) Yüzündeki o küçücük ben, ona ayrı bir güzellik ka­tıyordu.
C) Lisedeki arkadaşlarımın hiçbiriyle şu anda görü­şemiyorum.
D) Yağmur, büyük bir keyifle başlayan gezimizi mah­vetmişti.
E) Yağmurla kirlenen camlar, üç saat boyunca ancak silinmişti.

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sesteş sözcük kul­lanılmamıştır?
A) Sık ağaçlı bir yol geçtikten sonra, evin kapısını an­cak görmüştük.
B) Dağın eteklerinden gelen çay, sıcak havalardan do­layı kurumuştu.
C) Yabancı bir dil öğrenmek, zannettiğiniz kadar ko­lay olmuyor.
D) Dar bir yolda ilerlemek kadar zor bir şey, yapaca­ğınız iş.
E) Aramızda soy bakımından bir ilgi olmamasına rağ­men birbirimizi seviyoruz.

15.   I. Eve vardığımızda neredeyse akşam olmuştu.
II. Bütün işler az kalsın bizim başımıza kalıyordu.
III. Yemekleri yavaş yavaş pişirmeye başladım.
IV. Çocuklar güzelce ders çalışıyor içeride.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerde geçen altı çizili sözlerin hangileri anlamca birbirine yakındır?
A) I. ve II.       B) I. ve III.       C) II. ve III. D) II. ve IV.      E) III. ve IV.

16. Aşağıdaki sözcüklerden hangisinin karşıt (zıt) an­lamlısı yoktur?
A) Uzun
B) Tutmak
D) İleri
C) Düşünmek E) İçeri

17. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi anlam genişlemesine uğramıştır?
A) Yemek yiyene kadar, her yeri kırıntı içinde bırak­mıştık.
B) Ekmek almak için bile, üç yüz metre ötedeki çarşı­ya iniyoruz.
C) Sürahi boşalınca, tekrar doldurmadan onu yukarı koymuştu.
D) Elindeki çanta çok eskimişti artık; ama yenisini de almıyordu.
E) Bütün odaların kapıları yenilenecekti ve tadilat bi­tirilecekti.

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ad aktarmasına örnek olabilecek bir kullanım vardır?
A) Zili duyan bütün öğrenciler kendilerini bir anda dışarı atmışlardı.
B) Dersin sonuna doğru, sınıfta bulunan herkes sıkıl­mıştı.
C) Öğretmen, dersin ortalarında tüm öğrencileri dışarı çıkarmıştı.
D) Geçen yıl yapılan yeni okulun bahçesinde iki bas­ketbol sahası vardı.
E) Şairin yazdığı en son şiirleri okumak beni keyif­lendirdi.

19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde insana ait bir özel­lik insan dışı bir varlığa aktarılmıştır?
A) Maç, son dakikaya kadar inanılmaz bir ilgiyle iz­lenmişti.
B) Taraftarlar maçın bitiş düdüğünden sonra iyice çıl­dırmışlardı.
C) Stat, büründüğü siyah renklerle gerçekten de üzgün görünüyordu.
D) Herkes, maçın biteceği anı büyük bir sabırsızlıkla bekliyordu.
E) Evin son hali, görmen lazımdı, gerçekten de içler acısı bir durumdaydı.

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylama yapıl­mıştır?
A) Handaki bütün dükkânlar kasa fareleri tarafından soyulmuştu.
B) Bundan sonra iyi bir iş olursa, ilk seni çağıracağım, emin ol.
C) Seni her aradığımda mutlaka önemli bir işin oluyor senin.
D) Evin yakınlarında, geçen haftalarda yeni bir oyun alanı yapıldı.
E) Okulun basketbol sahası bu yıl yeniden elden geçi­rilecek.

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir deyim kulla­nılmıştır?
A) Köyün o harika manzarası içimizi açmaya yetmişti bizim.
B) Sinirinden, bu çocuklara ne yapacağını bilmiyordu artık.
C) Arabaya her binişimde, bu sorun aynı şekilde yaşa­nıyor.
D) Yolcular, bir an önce arabadan kurtulup evlerine varmak istiyordu.
E) Son zamanlarda burnundan, adamla konuşulmu­yordu.

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme kuruluş bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Ortalıkta ıvır zıvır bir şey bırakma sakın, deyip duruyordu bana.
B) Dün akşam pılısını pırtısını toplayıp, annesinin evine gitti.
C) O gün bütün hısım akraba doluşmuştu küçücük eve.
D) Sen de her şeyin ıcığını cıcığını çıkarıyorsun.
E) Evin döşemesinden gıcır gıcır sesler geliyordu.

23. "Hiçbir insan kendi başına bir ada değildir."
Aşağıdaki cümlelerden hangisi, anlamca bu cüm­leyle yakın anlamlıdır?
A) İnsan, içinde yaşadığı toplumla sürekli bir et­kileşim içindedir.
B) İnsan, kendi ihtiyaçlarını her zaman kendisi karşılayabilir.
C) Akıl, insanın kendi kendisine yetmesine yeter.
D) İnsanların toplumlara uyum sağlamaları her zaman mümkündür.
E) Sosyalleşemeyen birey, bir anda içine kapanmaya başlar.

24. (I) Ne zeki ve dirayetli gençler vardır ki, vaktinde işle­rinin başında bulunmamışlardır. (II) Devamsızlıkları, onların bütün meziyetlerini sıfıra indirmiştir. (III) Sizlere en büyük öğüdüm, üzerinize aldığınız bir işi tam vaktinde yapınız. (IV) Bugünün işini yarına değil, biraz sonraya bile bırakmayınız. (V) Bırakmak zorunda kalırsanız bile, ona hemen bir çözüm bulunuz.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden-sonuç ilişkisi vardır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V

25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde amaç - sonuç ilişkisi söz konusudur?
A) Onlara ne kadar iyi niyetle yaklaştıysam da bir türlü olmadı.
B) Bu kitaplar, piyasada fazla bulunmadığından pahalı satılıyor.
C) Kötülüklerle dolu bu dünyayı temize çıkarmaya ça­lışırdı.
D) Karanlık daha bastırmadan yola çıkmamız gereki­yordu.
E) Seninle birlikte hazırladığımız proje de seçilmiş.

26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde koşul anlamı var­dır?
A) Ürkek bir ceylan gibi kaçar güneşten bugün bu gözlerim.
B) Yüreğimin sızısını bir gülüşle aldı götürdü, o edalı yârim.
C) Yüreğim sevdaya hasret kalırsa hüzne boğulur sö­züm.
D) Pırıl pırıl bir gökyüzünden berraktı çocukların yü­reği.
E) Özlemler içinde yüreğimi avutmaya çalışırım bu akşam.

27. (I) Münazara bir bakıma; düşünce, varsayım ve sonuç­ların karşılaştırılmasıdır. (II) Doğruya giden yolu bulmamıza yardım edebilir. (III) Fikirlerin karşılaş­tırılması diğer biçimlerin olduğu kadar münazaranın da temel öğesidir. (IV) Toplumsal konularda yapılan mü­nazaralarda, toplumun benimsediği sonuçlara varılır. (V) Bu sonuçların elde edilmesinde elbette ki toplumun da büyük etkisi vardır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir karşılaştırma yapılmıştır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V

28. (I) Lermontov, çocukluğumun müthiş yazarı. (II) "Zamanımızın Bir Kahramanı" isimli kitabını yazdı­ğında Rusya'yı birbirine katmıştı. (III) Hiçbir kadını sevmeyen; ama bütün kadınları kendine âşık etmekten hoşlanan birini anlatıyordu. (IV) Şu, hiç unutmadığım Peçorin'i, Lermontov'un ve hepimizin zamanının kahramanı olan yalnız ve sevgisiz adamı. (V) Sevgisini insanlardan esirgeyen, bencil aşığı.
Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerin hangisin­de karşıtlık söz konusudur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V

29. Haklarımızı kazanmak için, tuttuğumuz yola, mü-cadeledenir. (I) Bu yolun en kısa yol değil; fakat uzun yol olduğunu söyleyebilirim. (II) Çünkü siz, bana sıkıl­mış yumruklarla gelirseniz, herhalde benim yum­ruklarımı da iki misli sıkılmış bulursunuz. (III) Fakat; bana "Gel oturalım, danışalım." derseniz, o zaman baş­ka. (IV) O zaman sizlerle uzlaşabilmenin bin bir türlü yolunu ararım.(V)
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi bir tanım cümlesidir?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V

30. -   Sizce, romanın, dramın, tek kelime ile edebiyatın faydası nedir?(I)
- Birey bakımından mı soruyorsunuz?(II)
- Değil tabii; büyük çoğunluk, halk, memleket, medeniyet bakımından soruyorum. (III)
- Sanat eserini, bir "sonuç"tan farklı bir şey olarak görmek çok güçtür. (IV)
- Hangi olaydan sonra sizde böyle bir düşünce oluştu? (V)
Yukarıdaki diyalogda geçen numaralanmış cümlelerin hangisi öznel bir ifade içermektedir?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V

1. A seçeneğindeki gelme sözcüğünün temel anlamı "her­hangi bir uzunluktaki bir mesafeyi, araçla (ayak veya araba) kat ederek kapatmaktır"; oysa baharın mesafeyi kapatmak gibi bir özelliği yoktur. B seçeneğindeki ağır sözcüğünün temel anlamı "bir varlığın hacminin ve çekerinin fazla olması"dır; ancak sözlerin bir hacmi ya da çekeri yoktur. C seçeneğindeki pınar sözcüğünün temel anlamı "su kaynağı"dır; dolayısıyla bu sözcük burada temel anlamıyla kullanılmıştır. D seçeneğindeki baş sözcüğünün temel anlamı "vücudu yönlendiren organ"dır; ancak yolun "baş" diye bir organı söz konusu değildir. E seçeneğindeki can sözcüğünün temel anlamı ise "canlı varlıkların kendi kendine hareket etmesini sağlayan öz"dür; ancak oyuncakların kendi kendine hareket etme gibi bir özellikleri olmadığı için canları da yoktur.
Cevap (C)
2. A seçeneğindeki yol sözcüğü "Bir yerden bir yere git­mek için aşılan mesafe" anlamında temel anlamıyla; B seçeneğindeki karşılaşmak sözcüğü "Karşı karşıya gelmek" anlamında temel anlamıyla; C seçeneğindeki köy sözcüğü "Yerleşim biriminde yaşayan insanlar" anlamında gerçek anlamın tamamen dışında oluşmuş yeni bir anlamla, mecaz anlamıyla; E seçeneğindeki eski sözcüğü "Üzerinden çok zaman geçmiş olan" anlamında temel anlamıyla kullanılmışken; D seçeneğindeki çürümek sözcüğü "Bitki ve hayvanların bozulması" temel anlamının dışında "Sağlamlığını, dayanıklılığını kaybetmek" yan anlamıyla kul­lanılmıştır.
Cevap (D)
3. "A seçeneğindeki plato sözcüğü coğrafya ile ilgili; B seçeneğindeki format sözcüğü bilgisayarla ilgili; D seçeneğindeki manşet sözcüğü gazetecilikle ilgili; E seçeneğindeki gazel sözcüğü edebiyatla ilgili özel birer anlam ifade ettikleri için terim anlamlı sözcüklerdir. Ancak C seçeneğinde herhangi bir bilim, sanat ya da mesleğe özgü anlam ifade eden bir sözcük bulunma­maktadır. Dolayısıyla da bu cümlede terim görevinde kullanılmış herhangi bir sözcük bulunmamaktadır.
Cevap (C)
4. Soğuk sözcüğü; A,C,D,E seçeneklerinde "ısı değerinin düşük olması" anlamında gerçek anlamlarıyla kul­lanılmıştır; ancak B seçeneğinde geçen soğuk sözcüğü, bu anlamının dışında "samimi ya da dostça olmayan" anlamında gerçek anlamının dışına çıkarak, mecaz anlamıyla kullanılmıştır.
Cevap (B)
5. A seçeneğindeki korku; C seçeneğindeki heyecan; D seçeneğindeki endişe ve E seçeneğindeki sıkıcı sözcük­leri beş duyu organımızdan hiçbirisiyle algılaya­madığımız, tamamen düşünce gücümüzle varlığını kavrayabildiğimiz ya da kalbimizle hissettiğimiz soyut kavramlardır; ancak B seçeneğindeki rüzgar sözcüğü, dokunma duyumuzla varlığını algıladığımız somut bir varlığı karşılamaktadır.
Cevap (B)
6. A seçeneğinde geçen silinmek sözcüğü, "gözle göre­bildiğimiz bir yazının ya da herhangi bir yüzey üzerinde bulunan bir toz ya da kirin yok olması" anlamında kul­lanılan somut anlamlı bir sözcüktür; ancak bu cümlede somut bir varlığın değil de duyu organlarımızla algılayamadığımız bir kavramın yok olması anlamında kullanıldığı için soyut bir anlam kazanmıştır.
Cevap (A)
7. A seçeneğindeki sıcak sözcüğü dokunma duyusuyla; B seçeneğindeki tekne sözcüğü görme ve dokunma duyu-larıyla; D seçeneğindeki bahçe sözcüğü görme duyusuyla; E seçeneğindeki hediye sözcüğü görme ve dokunma duyularıyla algılanabilen somut varlıkları karşılayan sözcüklerdir; ancak C seçeneğindeki sıkıntı sözcüğü hiçbir duyu organımızla algılayamadığımız soyut bir kavramı karşılayan bir sözcüktür.
Cevap (C)
8. A seçeneğindeki gül, bütün gülleri değil de sadece bahçedeki bir gülü; B seçeneğindeki yemek sözcüğü, bütün yemekleri değil de sadece masanın üstünde yer alan yemeği; C seçeneğindeki kitap sözcüğü, bütün kitapları değil de sadece sabaha karşı bitirilen kitabı ve E seçeneğindeki çocuk sözcüğü de bütün çocukları değil, sadece bize doğru gelen çocuğu karşıladıkları için aynı türün diğer unsurlarını karşılamamakta, dolayısıyla da genel bir anlam ifade etmemektedir; ancak D seçeneğindeki balık sözcüğü benzer özellikleri gösteren bütün unsurları kapsayacak bir biçimde kul­lanılmış, dolayısıyla genel anlamlı bir sözcüktür.
Cevap (D)
9. C seçeneğindeki gül sözcüğü; A seçeneğindeki bitki, B seçeneğindeki çiçek, D seçeneğindeki canlı ve E seçeneğindeki varlık sözcüklerinden farklı olarak benz­er özellikleri gösteren unsurları daha az sayıda ifade etmektedir. Yani diğer sözcüklerden daha dar anlamlı bir sözcüktür.
Cevap (C)
10. B seçeneğindeki ufak sözcüğü zaman veya uzunluk ölçüleriyle ölçülebilen; C seçeneğindeki geniş sözcüğü yüzey ölçüleriyle ölçülebilen; D seçeneğindeki kısa sözcüğü uzunluk ölçüleriyle ölçülebilen ve E seçeneğindeki uzun sözcüğü de yine uzunluk ölçü­leriyle ölçülebilen birer özellik belirttikleri için nicel anlamlı sözcüklerdir. Ancak A seçeneğindeki küçük sözcüğü, hiçbir ölçü birimiyle ölçülemediği veya sayılamadığı için, ölçü kabul etmeyen soyut bir kavram bildirdiği için nitelik anlamı bildiren bir sözcük duru­mundadır.
Cevap (A)
11. B seçeneğinde geçen uğultu sözcüğü doğadaki bir sesin taklidiyle oluşturulmuş bir yansıma sözcüktür. Diğer seçeneklerde ise herhangi bir tabiat sesinin taklidiyle oluşturulmuş bir sözcük bulunmamaktadır.
Cevap (B)
12. B, C, D, E seçeneklerindeki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerle aynı anlama gelen herhangi bir sözcük ya da ifade kullanılmamıştır cümle içinde, dolayısıyla cümleden altı çizili sözcüklerin çıkarılması bir anlatım bozukluğuna ya da daralmasına yol açacaktır; ancak A seçeneğinde geçen detaylı sözcüğüyle ayrıntılı sözcük­leri aynı anlamlarda kullanılan ifadeler oldukları için altı çizili sözün cümleden çıkarılması, cümlenin anlamında herhangi bir daralmaya yol açmaz.
Cevap (A)
13. B seçeneğinde geçen ben sözcüğü, hem birinci tekil kişi adılı anlamında hem de insan vücudunun değişik yer­lerinde görülebilen siyah leke anlamında kullanılır. Dolayısıyla bu sözcük sesteş bir sözcüktür.
Cevap (B)
14. A seçeneğindeki yol sözcüğü hem "takip edilen mecra" hem "koparma, tüyleri ayırma"; B seçeneğindeki çay sözcüğü, hem "dere" hem de "suyu içilen bir bitki"; C seçeneğindeki dil sözcüğü hem "varlıkların ağızlarının içinde bulunan bir organ" hem de "parçalara, dilimlere ayırmak"; E seçeneğindeki soy sözcüğü hem "kabuklu bir varlığın kabuklarını çıkarmak" hem de "aile, sülale" anlamlarında kullanılabilen sesteş sözcüklerdir. Ancak D seçeneğinde bu anlam özelliğini gösteren herhangi bir sözcük bulunmamaktadır.
Cevap (D)
15. I. ve II. cümlelerde geçen neredeyse ve az kalsın
ifadeleri anlam itibariyle birbirilerinin yerine kullanıla­bildikleri için, bu ifadeler yakın anlamlı ifadelerdir.
Cevap (A)
16. A seçeneğindeki uzun sözcüğünün karşıt anlamlısı kısa; B seçeneğindeki tutmak sözcüğünün karşıt anlamlısı bırakmak; D seçeneğindeki ileri sözcüğünün karşıt anlamlısı geri; E seçeneğindeki içeri sözcüğünün karşıt anlamlısı ise dışarı'dır. Ancak C seçeneğinde geçen düşünmek sözcüğünün karşıt anlamlısı olabile­cek herhangi bir sözcük yoktur.
Cevap (C)
17. B seçeneğindeki ekmek, C seçeneğindeki sürahi, D seçeneğindeki çanta ve E seçeneğindeki kapı sözcük­lerinin temel anlamlarının dışında kullanılan yan anlamları yoktur. Dolayısıyla anlam genişlemesine uğramamıştır. Ancak A seçeneğinde geçen yer sözcü­ğünün temel anlamı "toprak"tır; ancak bunun dışında da kazandığı yan anlamlar vardır. Bu cümlede de "evin zemini" anlamında yan anlamıyla kullanılmıştır.
Cevap (A)
18. A seçeneğinde verilen cümlede geçen zil sözcüğüyle kastedilen; aslında bir nesne, bir biçim olarak zilin ken­disi değil de o nesnenin çıkarmış olduğu sestir. Dolayısıyla bir nesnenin adı hiçbir benzetme amacı olmaksızın, o nesnenin bir parçası yerine kullanılmıştır. Yani böyle yapılarak aslında bir ad aktarması yapılmıştır. Diğer seçeneklerde ise bu açıklamaya örnek olabilecek herhangi bir kullanım söz konusu değildir.
Cevap (A)
19. C seçeneğinde verilen stat sözcüğünün, insana özgü üzülme özelliğiyle vasıflandırılmasıyla, insandan doğaya yönelik bir aktarım yapıldığını görüyoruz.
Cevap (C)
20. A seçeneğinde verilen cümlede geçen kasa fareleri
ifadesi, hırsız kavramını karşılamak üzere kul­lanılmıştır. Dolayısıyla hırsız ifadesi dolaylı bir yolla ifade edilmiş oluyor.
Cevap (A)
21. B seçeneğinde geçen sinir sözcüğü gerçek anlamının dışında kullanılmıştır; ancak bir sözcük öbeği oluştur­madığı için deyim olarak değerlendirilemez, C ve D seçeneklerinde gerçek anlamının dışında kullanılan her­hangi bir sözcük olmadığı için ya da gerçek anlamında kullanılıp da kalıplaşmış bir öbek olmadığı için bir dey­imin varlığından söz edilemez, E seçeneğinde geçen burun sözcüğü tıpkı A seçeneğindeki sinir sözcüğünde olduğu gibi gerçek anlamının dışında kullanılmış; ancak sözcük öbeği oluşturmadığı için bir deyim olarak değerlendirilemez. A seçeneğinde kullanılan iç açmak ifadesi en az biri gerçek anlamından uzaklaşmış iki sözcüğün öbekleşerek bir kavramı karşılaması sonucu bir deyim olmuştur.
Cevap (A)
22. A, B, D ve E seçeneklerinde geçen ikilemeler anlamsız sözcüklerle kurulmuştur; ancak C seçeneğindeki ikileme yakın anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıl­masıyla oluşturulmuştur.
Cevap (C)
23. Soru kökünde verilen cümlede; insanın, kendi dışındak-ilerle hiçbir bağı olmayan, yalnız bir varlık olmadığı, toplumu oluşturan diğer bireylerle bir diyalog içerisinde bulunduğu vurgulanmak istenmiştir. Buna benzer bir düşünce A seçeneğindeki cümlede, insanın yaşadığı toplumla etkileşim içerisinde olduğu vurgula­narak verilmiştir.
Cevap (A)
24. Yukarıdaki parçada verilen cümlelerin ikincisinde ver­ilen ifadede; zeki gençlerin yaptıkları işlere düzenli olarak devam etmemeleri sonucunda meziyetlerini kay­bettikleri, neden-sonuç ilişkisi içerisinde verilmiştir.
Cevap (B)
25. C seçeneğinde verilen cümlede "kötülüklerle dolu dünyanın temize çıkarılması" amacıyla yapılan bir çalışmadan söz edildiği için, burada bir amaç ilişkisi vardır.
Cevap (C)
26. C seçeneğindeki ifadede; sözün hüzne boğulması, yüreğin sevdaya hasret kalması koşuluna bağlanmıştır. Dolayısıyla bu cümlede bir koşul ilişkisi söz konusudur.
Cevap (C)
27. III. cümlede verilen yargıda; münazara ile diğer tartış­ma biçimleri, fikirlerin karşılaştırılmasının temel öğe olması açısından karşılaştırılmıştır.
Cevap (C)
28. III. cümlede verilen ifadede; Lermontov'un insanları sevmemesine karşın, kadınları kendine âşık ettiği veril­erek, Lermontov'un birbirine zıt iki özelliği bir arada verilmiştir.
Cevap (C)
29. I. cümlede verilen ifadede; mücadelenin diğer yol ve yöntemlerden farklı olarak hakların kazanılması için başvurulan yol olduğu belirtilerek tanımı yapılmıştır.
Cevap (A)
30. IV. cümle dışındaki cümlelerde geçen ifadelerde söyleyenin kendi düşüncelerine yer vermekten uzaktır. Çünkü buralarda geçen ifadeler birer soru cümlesidir ve bu soru cümleleri, kendi düşüncelerini dile getirmekten ziyade karşı tarafın düşüncelerini öğrenme amaçlıdır. Dolayısıyla bu cümleler öznel değildir; ancak IV. cüm­ledeki ifadede "sanat eserinin bir sonuçtan farklı olmasının güç olduğunu" belirten yazar kendi düşünce­sine yer vermiştir. Dolayısıyla bu ifade özneldir.
Cevap (D)


1 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.